ANAYASA MAHKEMESİ ve AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU ve UYGULAMASI

 ÖNSÖZ


İnsan hakları ihlallerine maruz kalan veya kaldığını düşünen bireylerin haklarını elde etmeleri ile gerektiğinde zararlarını tazmin etmelerine yarayan ulusal veya uluslararası bir mekanizma olarak bireysel başvuru, insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde önemli işlev gören bir kurumdur.

Türkiye’de anayasal bireysel başvuru yolu 23 Eylül 2012 tarihi itibariyle, bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine işlerlik kazanmıştır. Ancak bölgesel insan hakları hukuku çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuru yolu 1987 yılından beri kullanılmaktadır. AİHM’ye ülkemizden yapılan başvuruların miktarı ve başvurucuların talepleri doğrultusunda verilen ihlal kararlarının sayısı göz önüne alındığında, bu konuda başvurucuların hayli başarılı olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla Türkiye ulusal bireysel başvuru yoluna bu önemli uluslararası deneyimle geçmektedir.

Almanya ve İspanya gibi ülkelerde bireysel başvuru yolu, anayasalarda yer alan temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Ancak anayasa değişikliği ve kanun gerekçelerinde bireysel başvurunun Türk hukuk sistemine yansıtılmasının temel nedeni, Türkiye’den AİHM’ye giden başvuru sayısınının azaltılması olarak ortaya konulmaktadır. Bireysel başvurunun uygulamada olumlu yan etkilerinden birisi AİHM’ye başvuru sayısını azaltmak olsa da bu yolun başlı başına bir temel hak ve özgürlükleri koruma mekanizması olarak görülmesi ve işletilmesi, etkin bir koruma mekanizması haline gelmesi açısından önem taşımaktadır.

Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanununun ve İçtüzüğünün bireysel başvuruya ilişkin hükümlerinin incelenmesi, AİHM teşkilatlanması ve içtüzüğünün bu hükümler üzerinde belirgin etkisini ortaya koymaktadır.

AİHM gelecekte, hiç de arzu edilmeyecek şekilde, ulusal bireysel başvuru yolunun tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu teşkil etmediği kararı vermedikçe, bireysel başvurucu, AİHM’ye başvuru yapmadan önce Anayasa Mahkemesine başvurmak zorundadır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararından tatmin olmamışsa AİHM yolu açıktır ve muhtemelen de kullanılacaktır. Her hâlükârda Anayasa Mahkemesinin, önüne gelen başvuruları incelerken temel yol göstericisi ve referansı AİHS hükümleri ve AİHM içtihatları olacaktır.

Çalışmada, hukukumuza bireysel başvurunun yansıtılmasının amacını ve her iki mekanizma arasındaki sıkı bağları göz önüne alarak, bu iki bireysel başvuru yolunu birlikte ele aldık. Konuyu bütüncül bir yaklaşımla mukayeseli hukuk, ulusal mevzuat ve Avrupa insan hakları hukuku boyutlarıyla inceledik.

Eser içerik dışında da yenilikler içermektedir. Genelde bu tür yayınlarda ilgili mevzuat bazen metnin kendisini de geçecek oranda kitap ekinde yer alır. Bu çalışmada ise üç yüz sayfayı aşan ulusal ve uluslararası mevzuata kitap ekindeki CD’de yer verilmiştir. Ayrıca Avrupa Konseyi ve AİHM’nin verdiği izinle, yaklaşık yüz sayfayı bulan AİHM “Kabuledilebilirlik Kriterleri Uygulama Rehberi” de CD içerinde bireysel başvurucuların ve avukatlarının erişimine sunulmuştur. Yine aynı CD içerisinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ye başvuru için hazırlanmış standart formlara, kolayca ve interaktif şekilde doldurmaya imkan verecek şekilde yer verilmiştir. Bu şekilde bireysel başvurucular ve avukatları, bireysel başvurunun en kritik aşaması olan kabuledilebilirlik koşulları açısından tam olarak bilgilenerek başvurularının başarı şansını artırabilecektir. Aynı şekilde, başvuru formlarının ilgili kısımlarını bilgisayarda kolayca doldurarak düzenleyecekleri başvuru formuyla başvurularını sağlıklı şekilde yapabileceklerdir. Bu bakımdan gerek maddi içeriği gerek şekli yenilikleri ile eser bireysel başvuru yolunu kullanmak isteyenler için yetkin ve yeterli bir kaynak oluşturacaktır.

Çalışmanın kısa sürede ortaya çıkmasında; “Kabuledilebilirlik Kriterleri Uygulama Rehberi” için izin prosedürünü kolaylaştırarak Avrupa Konseyi İçtihat Bilgilendirme ve Yayınlar Bölümü Başkanı Leif Berg, CD’nin hazırlanmasını gerçekleştirerek Nurullah Güngör ve baskı için titizlik göstererek Yargı Yayınevi sahipleri Yılmaz Ulaş Kavas ve Ömürden Kavas beyler önemli katkı sağladılar. Her birine gönülden teşekkür etmek isterim.

Eserin ilgilenenlere ve uygulayıcılara yol göstermesi ve yararlı olması samimi arzumdur.

 İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN LÜTFEN BU BAĞLANTIYI İZLEYİNİZ

                                                                                                                                                                            Dr. Ergin Ergül

                                                                                                                                                                        Ankara, Eylül 2012

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir