12 Aralık 2014 günü Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde “İnsan Hakları ve Hz. Mevlana” konulu konferans gerçekleştirilmiştir.
Konferansa ilişkin haberler
3 Aralık 2014 tarihinde Türkiye Adalet Akademisi’nde Mevlana ve İnsan Hakları konulu konferans gerçekleştirilmiştir.
KONFERANS SUNUMUNDAN ÖRNEKLER
İnsanlık onuru ve adalet Mevlana’nın düşünce dünyasının ve hayat felsefesinin merkezinde yer alır. O, yaşadığı dönemde hiçbir ayrım gözetmeksizin insanların haklarını savunduğu ve toplumun refahı ile adil ve iyi bir yönetim için mücadele verdiği için sadece etrafına toplanan sınırlı bir grubun değil, herkesin sevgilisi ve efendisi yani Mevlana’sı olmuştur. Mevlana daha çok evrendeki her hareketin, atomlarından galaksilere kadar uzanan coşkunun, dinamizmin kaynağı olan ilahı aşkın en güçlü şairi olarak bilinmektedir. Ancak, hukukçu yönü ele aldığı ve mücadelesini verdiği konular dikkate alındığında, aynı zamanda sosyal hayatın ve devletin temeli olan adaletin de şairidir.
Gerek ülkemizde gerek Dünya’da aydınlar, siyasetçiler, yöneticiler ve hukukçular ancak Mevlana’yı iyi kavradığı takdirde, insan hakları, düşüncü özgürlüğü, hukuk devleti, dünya barışı, özgürlük ve güvenlik dengesi,ayrımcılık yasağı,kamuda iyi yönetişim saydamlık ve etik ilkeler gibi kavramların içini doldurmak,teorik düzeyden pratiğe taşımak mümkün olabilecektir.
Dr. Ergin ERGÜL
Rumi, is one of the greatest sages, universal thinkers, spritual masretrs and mystic poets of all times, Human dignity and social justice are at the centre of his world of thoughts he became, Mewlana, lover and master of not just a small group around him but of everyone as he defended human rights without any discrimination and struggled for the prosperity of the people and for fair and good governance, in this repsect. Rumi is not only the poet of love, which is the source of every movement in the universe, the vigour that reaches from te atoms to the galaşies and the dynamism, but he is also the poet of social life and justice which is the foundation of the state.
People in our age especially decison-mareks and lawmakers, should understand Rumi, who carries universal value for all humanity in terms of his lifestyle, thoughts and messages, They must especally learn and implement his approach to people, understanding of justice an freedom, his message to administrators, his honestly, tolerance and modesty and value he göves competence and merits, ethical values and expertise.
Dr. Ergin ERGÜL
Özet
Demokratik devletlerin ruhu olarak nitelenen İnsan hakları, terörizmle mücadelede büyük önem taşımaktadır. Uluslararası örgütler evrensel, bölgesel ve ulus üstü düzeylerde insan haklarını dikkate alan terörle mücadele stratejileri hazırlamışlardır. Bu çalışmada söz konusu stratejiler arasında, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren “Birleşmiş Milletler Küresel Terörizmle Mücadele Stratejisi”, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi İnsan Hakları ve Terörle Mücadelede İlkeler Tavsiye Kararı” ve “Avrupa Birliği Terörizmle Mücadele Stratejisi” irdelenmektedir. Bu üç belgede yer alan insan haklarına ilişkin hükümler incelenerek, belgelerin bu alanda dayandıkları ortak ilkeler ve farklılaştıkları alanlar ortaya konulmaktadır.
Bu şekilde söz konusu uluslararası örgütlerin insan hakları ve güvenlik dengesine yaklaşımları ve hazırladıkları stratejilerde insan haklarının yeri ve önemi karşılaştırılmalı olarak gösterilmektedir.
Günümüzde artık anadilin dışında, bir değil birden fazla ikinci dil bilmek zorunlu hale gelmiştir. Güzel haber herkes ikinci bir dili, sanıldığından, düşünüldüğünden daha kolay ve çok daha hızlı bir şekilde edinebilir. Okul hayatınızda başaramamış olsanız, kendinizi akademik biri görmeseniz ve ikinci dil edinme yeteneğinizden kuşku duysanız bile, bu tespit bir gerçektir. Siz sadece doğru yöntem ve teknikleri tanıyıp uygulamadığınız için şu anda hedef dili bilmiyorsunuz.
Bu eser hem dil edinmeye yönelik bir kişisel gelişim ve motivasyon kitabı, hem dil edinme serüveninde yol gösterici bir kılavuz olarak tasarlanmıştır. 2005 yılı içinde yayınlanan ilk kitabımın aldığı olumlu geri bildirimler, konuyla ilgili düşünme ve araştırmalarımın artarak devamı için beni yüreklendirdi. Sonuçta elinizde tuttuğunuz bu eser ortaya çıktı.
Şu ilkeler bilinçaltınıza kazınsın ve hep aklınızda olsun.
Giriş
20. yüzyıl, soğuk savaş sonrası birçok polis devletinin, diktatörlüğün yıkıldığı, çöktüğü bir yüzyıl olarak tarihe geçmişti. 2011 yılı ise Arap dünyasındaki birçok diktatörlüğün tarihe gömüldüğü bir yıl olmuştur. Adeta, Hz. Ömer’in “Adalet devletin temelidir, zulüm devletin ortadan kalkması ve tahribidir.” sözü gerçekleşmiştir.[1] Medeniyetimizin büyük bilgelerinin şaheserleri, klasik eserleri aslında baskıyı, şiddeti bir yöntem olarak gören yöneticileri uyaran, girdikleri çıkmaz sokağı haber veren bilgeliklerle doludur. Bunlardan birisi de Sadi-i Şirazi’nin Gülistan adli ölümsüz eseridir.
Sadi-i Şirazi ve Gülistan Kitabı
Sadi-i Şirazi (1213-1292) Frasça’nın ve doğu dünyasının en tanınmış şairlerinden (şairler prensi) ve bilgelerindendir. Asıl adının Muslihüddin veya Müşerrifüddin olduğu aktarılmaktadır. Sadi Şirâzî lakabıyla meşhur oldu. Sadi mahlasıyla tanındı. Şiraz’da doğan Sadi, ilk eğitimini memleketinde gördü. Henüz on iki yaşında iken öksüz kaldı. Okumaya devam et
Bir dil edinmek,
Büyüleyici yeni bir dünyaya
gözlerini açmaktır,
Farklı bir ritimle çağlayan bir ırmağın
müziğini dinlemektir,
Değişik kültürlerin tadını çıkarmak
ve onlardan beslenmektir,
Bilinmeyen bir çiçeğin ferahlatıcı hoş
kokusunu duyumsamaktır.
Bir dil edinmek
İlgi çekici örgülere dokunmak için
elini uzatmaktır,
Hoş ve merak uyandıran yollarda
Seyahat etmektir,
Çekici bir bilgi ile gönlünü
Heyacanlandırmaktır.
Bir dil edinmek
Alışılmadık bir ortama daha fazla
hoşgörülü olmaktır.
Ötekinin zenginliğini
anlamak ve paylaşmaktır.
Bir dil edinmek
Kendini zenginleşmiş bulmaktır.
Fransızca’dan çeviren Ergin Ergül
Dr. Ergin Ergül
Benim de mezunu olduğum İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin dekanlığını da yapmış, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukukçularından Anayasa Hukuku Ordinaryüs Profesörü Ali Fuat Başgil’i (1893-1967) ortaokul yıllarında bir çırpıda okuduğum gençlerle baş başa kitabıyla tanımıştım. Zaman içinde başka değerli eserlerini de okudum. Ancak, yakın zamanda 1946 baskı “Hukukun Ana Mesele ve Müesseseleri, Siyasi ve Sivil Hukuk Üzerinde Etütler” adlı bir eserine rastladım. Eserde bu değerli hukuk adamı ve bilgesinin 1935 Mayısında İzmir’de verdiği, “Kanun Hakimiyeti Prensibi” ve “Kanun Hakimiyeti Prensibi Karşısında Kanunu Tatbik ile Mükellef Devlet Memurlarının ve Hususile Hâkimlerin Vaziyet ve salahiyeti Meselesi” konulu Konferans metinleri de yer almaktadır.[1] Her iki metin de, üzerinden geçen 77 yıla rağmen dili dışında güncelliğinden fazla bir şey yitirmemiş görünmektedir. Özellikle, o dönem “Kanun Hakimiyeti Prensibi” olarak ifade edilen “Hukuk Devleti” veya “Hukukun Üstünlüğü” ilkesi ve hâkimin çağımızda demokratik devletlerin en temel değerlerinden birini oluşturan bu ilkeyi uygulama ve yorumlaması açısından günümüze ışık tutacak tespit ve görüşler içermektedir. Bu nedenle, söz konusu kitabın önsözünden ve özellikle de anılan iki makalede yer alan değerli görüşlerden seçtiklerimi sadeleştirmek ve günümüz hukuk terminolojisine uyarlamak suretiyle sunmanın hukukçu dostlarımın ilgisini çekeceğini ve yararlı olacağını düşünüyorum. Okumaya devam et