Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, İslâmofobi: Görmezden Gelinen Vahim Bir Hukuk ve İnsan Hakları Sorunu, Haber Ajanda, Nisan 2019.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, İslâmofobi: Görmezden Gelinen Vahim Bir Hukuk ve İnsan Hakları Sorunu, Haber Ajanda, Nisan 2019.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, Modern Devletin Türkiyeli Temelleri, Haber Ajanda, Mart 2019.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, Çağlar Aşan Bir Bilge: Abdurrahman Câmî, Haber Ajanda, Şubat 2019.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, Geçmişten Geleceğe Bürokrasi, Haber Ajanda, Ocak 2019.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, İnsan Hakları Medeniyetinin Teorisyeni: İbn HALDUN, Haber Ajanda, Aralık 2018.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.
Doç. Dr. Ergin ERGÜL, Bilgelik ve Siyasi Düşüncenin Zirvesi: Sadi Şirazi, Haber Ajanda, Kasım 2018.
Doç. Dr. Ergin Ergül
(İİT Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu “İslamofobi: Bir İnsan Hakları İhlali ve Irkçılığın Çağdaş Görünümü Çalıştayı” Sunumu, 16-17 Ekim 2018, İstanbul)
Giriş
Günümüzde, toplum düzenini korumayı amaçlayan kanunlarca suç sayılan fiillerle, kamu makamları tarafından bireylere karşı insan hakları ihlali teşkil eden fiiller arasında, bir ayrım yapılmaktadır. Aynı ayrımı, 600 yıl önce ünlü Müslüman düşünür ve kamu hukukçusu İbn Haldun da yapmıştır.
O,belki de tarihte ilk defa, günümüzdeki “insan hakları” kavramına karşılık gelecek şekilde, “insanların hakları” kavramını kullanmıştır. Ayrıca,“adaletsizlik” teşkil eden fiillerin, sadece iktidar ve kamu otoritesini kullananlar tarafından işlenebileceğini ifade ederek, suç oluşturan fiillerle, insan hakları ihlali oluşturan fiiller arasındakiayrıma dikkat çekmiştir.
Hukuki açıdan bakıldığında, İslamofobi olgusu ve sorunu, suç fiillerine, insan hakları ihlallerine ve soykırım ileetnik temizlik gibi uluslararası suçlara yol açabilmektedir.Şimdi bunları sırasıyla ele almak isterim. Okumaya devam et
Doç. Dr. Ergin Ergül
İbn Haldun (1332-1406), Mukaddime adlı eşsiz eseri ve bu eserinde temellerini attığı “umran” yani “genel toplum ve medeniyet” bilimi ile evrensel ölçekte tanınan ve büyük saygı gören bir isimdir. O, kişiliğinde bilim, bilgelik, kamu görevi ile siyaset ve hukuku kaynaştırmış, çok yönlü ve gelmiş geçmiş en ünlü Müslüman bilgin ve düşünürlerdendir. Mukaddime ‘de kullandığı, gözlem, analiz, objektiflik ve eleştiriye dayanan bilimsel yöntem, düşünürün modern çağda benzersiz bir ilgiyle karşılanmasının ve saygı görmesinin başlıca nedeni olmuştur. Onun insan, toplum, otorite, iktidar, medeniyet ve devlete olgusal, açık, gerçekçi ve pragmatik yaklaşımı, düşüncesinin evrenselliğinin, tazeliğinin ve güncelliğinin başlıca sebebidir.[1]
İbn Haldun batılı araştırmacılar tarafından çok yönlü bir düşünür olarak tarih felsefesinden sosyolojiye, medeniyet tarihinden siyaset bilimine birçok bilim dalında modern anlamda bir öncü olarak değerlendirilmektedir. Bütün evrensel şahsiyetler gibi kendi çağını aşan bir düşünür olarak ele aldığı konularda ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Okumaya devam et
ÖZET
Mevlânâ Celâleddin Rûmî çok yönlü evrensel bir düşünür olarak, güncelliğini yitirmeyen düşünceleri ile kamu sektöründe iyi yönetim alanında da ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Kamuda iyi yönetim ilkelerinin başında gelen liyakat ve ehliyet ilkesi Mevlânâ’nın engin düşünce dünyasındaki temel kavramlar arasında yer almaktadır. Bireylerin mutluluğuna ve toplumda birlik, barış, huzur ve refaha büyük önem veren ve adil bir toplumu hedefleyen Mevlânâ, kamu görevlerine liyakat ve ehliyet sahibi insanların getirilmesini söz konusu hedeflere ulaşmanın kaçınılmaz vasıtası olarak görmektedir. Mevlânâ’ya göre liyakat ve ehliyete dikkat edilmesi, aynı zamanda adaletin gerçekleştirilmesiyle de ilgilidir. O, devletin ve iktidarın geleceğini düşünen devlet adamlarının bu önemli ilkeyi uygulamada tavizsiz davranmalarını ve titizlik göstermelerini bekler. Diğer yandan devlet adamlarının ve yöneticilerin ehil ve uzman kişilerin danışmanlığından yararlanmaları üzerinde de önemle durur.
Anahtar Kelimeler: Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Mesnevi, ehliyet, liyakat, kamu yönetimi
Akademik Ombudsman, Yıl/Year: 3 Sayı/Issue: 6 Ocak-Haziran /January-June 2017 S.79.
Dr. Ergin ERGÜL
The Influence of Classical Social Contract Theories on Forms of Government
ÖZET
Klasik toplumsal sözleşme teorilerinin hepsinin ortak yönü toplumun, devletin ve siyasi iktidarın temelini bireyi esas alarak açıklamalarıdır. Bu bakımdan modern-ulus devletin oluşumuna katkıları son derece önemlidir. Bu teoriler bağlamında Hobbes, Locke ve Rousseau ilk akla gelen düşünürlerdir. Günümüz demokratik rejimleri üzerinde her üç düşünürün de değişik ölçülerde de olsa etkileri görülmektedir. Toplumsal sözleşme düşünürlerinin amacı, devletin nasıl ortaya çıktığını açıklamak değildir. Asıl hedefleri devlet denilen siyasal topluluğun temelinin ne olması gerektiğidir. Bu düşünürlerin her birinin siyasi düşüncesi genelde belli bir yönetim biçimine karşılık gelecek şekilde yorumlanır. Ancak yol açtıkları yönetim biçiminin dışında, hatta bazen tamamen karşıt biçimlerde başka siyasi rejimlerin ortaya çıkışında ve meşruiyetlerinin gerekçelendirilmesinde de etkili olmuşlardır. Çünkü her üç düşünür de çağlarını aşan şahsiyetler olduklarından teorileri kendilerinden sonraki bir çok siyasi düşünürü ve devlet adamını etkilemiş, bu bakımdan değişik yönetim biçimleri üzerinde de etkili olmuştur. Çalışma, klasik toplumsal sözleşme teorilerini, söz konusu üç ünlü teorisyenin düşünceleri ile bunların yönetim biçimleri üzerinde etkileri bakımından ele almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Toplum Sözleşmesi, Devlet, Hobbes, Locke, Rousseau
ABSTRACT
The common feature of all classical social contract theories is that they all explain the foundation of society, state and political power by putting the individual in the centre. In this regard, their contribution to the formation of modern nation-state is extremely important.. In the context of these theories, Hobbes, Locke and Rousseau are the philosophers who come first to mind. It is seen that all three philosophers have effect on today’s democratic regimes to different extents The aim of social contract philosophers is not to explain how the state emerges. Their real target is to put forward what should be the foundation of the political community called state. The political opinions of these philosophers are generally interpreted in a manner to correspond to a certain form of government. However, apart from the form of government they lead to the emergency of, they have also played a role in the emergence of other political regimes even in opposite forms, and in justification of their legitimacy. As all three philosophers are the persons who go beyond their centuries, their social contract theories influenced succeeding political philosophers and politicians and had effect on different forms of government in this respect. This study discusses the classical social contract theories in respect to the views of these three well-known theorists as well as their effects on the forms of government.
Keywords: Social Contract, Government, Hobbes, Locke, Rousseau
Makalenin Devamı: Adalet Akademisi Dergisi