Kategori arşivi: Makaleler

ULUSLARARASI HUKUK VE TÜRK MEVZUATINDA YABANCI KAVRAMI VE TÜRLERİ

ÖZET

‘Yabancı’, gerek uluslararası hukuk gerek iç hukukun değişik dallarında önemli bir kavramdır. Hukuk sistemleri yabancılar hakkında vatandaşlardan farklı düzenlemeler öngörebilmektedir. Bu düzenlemeler yabancıların türleri­ne göre de farklı nitelik alabilmektedir. Çalışma yabancı kavramı ve türlerini uluslararası hukuk ve Türk hukuku ekseninde incelemektedir. Türk hukukun­da, yabancı kategorilerinden özellikle mülteci ve sığınmacı ile göçmen tanım­larının uluslararası hukuktan farklılık arz ettiği görülmektedir. Yeni mevzuat çalışmalarında iç hukuk hükümlerinin uluslararası düzenlemelere paralel hale getirilmesinde yarar vardır.

 

Anahtar Kelimeler: Yabancı, Vatansız, Sığınmacı, Mülteci, Göçmen.

  Okumaya devam et

İKİNCİ DİL EDİNMEDE HAYAL GÜCÜNÜ KULLANMA (2)

Kendinizi, ikinci dil edinme hedefinizi gerçekleştirmiş olarak hayal etmeniz, bilinçaltı gerçek ile hayali ayırt etmediğinden beyninizi istediğiniz sonuca inandırır, bu da sizi sonuca ulaştıracak olan hedefiniz doğrultusundaki adımları daha zevkle ve kolay atmanızı sağlar. Mevlana’nın dediği gibi, “Kim sonu daha fazla görürse daha kutludur. Daha ciddiyetle işe sarılır, ekin eker de daha fazla meyve toplar.”

Endişelenmeyi alışkanlık haline getiren insanlar, mesleki yaşamlarında başarısız olacakları düşüncesi ile, içsel zihinde canlandırma tekniği ile en olmayacak senaryolar üreterek kendi geleceklerini oluşturabilmektedirler. Her düşünce ve davranış, bir iç ses, duygu ve iç görüntüden oluşur. Düşüncenin karakteri bu iç unsurların kalitesine bağlıdır. Aslında olumlu bir insan, olumlu düşünceler, olumsuz insan ise olumsuz sonuçlar üretmektedir. “Korkulan başa geldi ” cümlesi, günlük dilde kullanılan güzel bir örnektir. Başarılı liderler ve sporcuların dikkat çekici özelliği, başarılarını bir gerçeklik haline gelmeden çok önce zihinlerinde yaşatmalarıdır. Zihinsel prova, gerçekten de bir karşılaşmaya hazırlanmak için zihinsel imgelerden yararlanan sporcuların, veya bir toplantıyı yöneten liderin olağanüstü başarılar elde etmesine yol açmaktadır. Okumaya devam et

İKİNCİ DİL EDİNMEDE HAYAL GÜCÜNÜ KULLANMA (1)

 Albert Einstein hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğunu söyler. Ancak, bu yeteneğimizin gücünü bize en iyi Mevlana hatırlatmaktadır: “Hayalin, değersiz şeyleri altın yapan bir simyadır.”

Size doğuştan bahşedilen yeteneklerinizin ancak % 20’ni kullanıyorsunuz. Geri kalan %80’ni ise tesadüfi bir biçimde kullanmaktasınız. Oysa hayal edip, hayalleriniz doğrultusunda adım attığınızda farkında olmadığınız yetenekleriniz ortaya çıkar.

Bir resim bin kelimeye bedeldir. Bir resim, içerdiği ayrıntılar nedeniyle çok zengin bir veritabanı gibidir. Onun için Mevlana “Gözün bir an için gördüğünü, dil yıllarca söylese anlatamaz.” der. Zihinde canlandırmaya da görselleştirme, zihninizde bir resim oluşturmak demektir. Bu, ne kadar, net ve canlı bir resim olursa o kadar iyidir. Görselleştirmenin anahtarı ayrıntıya inmektir. Okumaya devam et

İKİNCİ DİL EDİNMEDE MOTİVASYONUN GÜCÜ (2)

Aslında ülkemizde güçlü bir “öğrenme nedeni” ve gerekli motivasyonu sağlayabilmek için sarı sayfalardaki iş ilanlarına bir göz atmak bile yeterli olabilir.

İkinci bir dil çoğu zaman bir amaç değil, hedefe taşıyan çok önemli bir araçtır ve bu yüzden geleceğe yönelik kesinlik kazanmış bir perspektifinizin olması dil edinme sürecinde çok önemli bir rol oynar.

Bir ikinci dil edinmeyi  niçin istiyorsunuz? Bu soruya vereceğiniz cevabı ciddi bir şekilde düşünün.

Bu kitabı niçin okuyorsunuz? Bir dili nasıl ve hangi tekniklerle kolay öğreneceğinizi bilmek için. Peki, edineceğiniz dilden hangi amaçla yararlanmak istiyorsunuz? Okumaya devam et

İKİNCİ DİL EDİNMEDE MOTİVASYONUN GÜCÜ (1)

İkinci bir dilde başarının en önemli faktörü istek ve motivasyondur. İstek ve motivasyon, önce düşüncede başlar. Mevlana’nın aşağıdaki sözlerine kulak verin,

“İster yavaş gitsin, ister tez koşsun arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan.”

 “Hangi bir işe meylin varsa o işte kendi gücünü apaçık görür durursun.”

“İyi işte hırslı ol.”

Görüldüğü üzere, zihnimizde oluşan, gönlümüze doğan dil edinme isteğini sönmeye bırakmazsak, aksine onu beslersek ihtiyaç duyduğumuz irade ve kararlılık da ortaya çıkacaktır. Okumaya devam et

İngilizce mi Globish mi Konuşuyorsunuz? (Do You Speak English or Globish?)

İKİNCİ DİL OLARAK İNGİLİZCE

Bugün, neredeyse dünyanın her yerinde, bilinmesi en yararlı dil İngilizce’dir. Bütün Dünyanın resmi olmayan dili haline gelmiştir. İngilizce için “evrensel dil” tanımı yapılır. “Küreselleşme” ile birlikte sınırların ortadan kalkmaya başlaması, ülkeler arasındaki ilişkileri de güçlendirmiştir. Bugün, İngilizcenin anadili olarak konuşulduğu İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerle aramızda ticaret, eğitim, turizm vb. alanlara yönelik ilişkiler söz konusudur. Bütün bunlar İngilizce’ye talebi arttırmaktadır. Türkiye’deki çokuluslu şirketlerde çalışmak, öğrenimine yurt dışında devam etmek, bilgi çağında internet aracılığıyla dünyadaki gelişmeleri izlemek için İngilizce’ye ilgi duyanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Dünyada İngilizce’yi ikinci dil olarak konuşanların sayısı anadili olarak konuşanları geçmektedir. Bu yüzden dünyada bilim dilinin yüzde 70`i, haberleşme dilinin yüzde 80`i ve internet dilinin yüzde 90`ı İngilizce olarak yapılmaktadır. Okumaya devam et

BİREYSEL BAŞVURU YOLU UYGULAMADA NASIL BAŞARILI OLABİLİR?

                                                                                               Dr. Ergin Ergül

Giriş

Bireysel başvuru, insan hakları ihlallerine maruz kalan veya kaldığını düşünen bireylerin haklarını elde etmeleri ile gerektiğinde zararlarını tazmin etmelerine yarayan ulusal veya uluslararası bir mekanizma olarak,  insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde önemli işlev gören bir kurumdur.[1]

Türkiye’de anayasal bireysel başvuru yolu 23 Eylül 2012 tarihi itibariyle, bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine işlerlik kazanacaktır. Ancak Bölgesel insan hakları hukuku çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuru yolu 1987 yılından beri kullanılmaktadır. AİHM’ye ülkemizden yapılan başvuruların miktarı ve başvurucuların talepleri doğrultusunda verilen ihlal kararlarının sayısı göz önüne alındığında, bu konuda başvurucuların hayli başarılı olduğu gözlenmektedir. Dolayısıyla Türkiye ulusal bireysel başvuru yoluna bu önemli uluslararası deneyimle geçmektedir. Okumaya devam et

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN YABANCILARI ÜLKEDEN UZAKLAŞTIRMA İŞLEMLERİ BAĞLAMINDA ADİL YARGILANMA HAKKINA İLİŞKİN STANDARTLARI

ÖZET

Yabancıları ülkeden uzaklaştırma işlemleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla sık sık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruya konu edilmektedir. AİHS’in 6’ncı maddesi, ülkeden uzaklaştırma işlemlerine karşı, bu işlemleri kararlaştıran ülke makamlarına karşı açılan davalar nedeniyle (dolaylı koruma) veya kişinin gönderileceği ülkede adil yargılanmama riski (dolaylı koruma) olmak üzere iki bağlamda gündeme gelebilir. AİHM uzaklaştırma işlemlerine karşı uzaklaştıran ülkedeki davalarda 6’ncı maddenin doğrudan korumasını kabul etmemektedir. Buna karşılık AİHM 17 Ocak 2012 tarihli Othman (Abu Qatada)/ Birleşik Krallık kararında, terör suçlusu Ürdün uyruklu başvuranın İngiltere’den ülkesine sınır dışı edilmesinin ilk kez adil yargılama hakkının ihlalini oluşturacağına karar vererek, önemli bir standart oluşturmuştur. Okumaya devam et

HUKUKİ KÜRESELLEŞME VE HAKİM

                                                                                      Ergin ERGÜL

 

                                  « Hâkim hukuka uygun kararları ile uyuşmazlıklara son verir. »

                                                                                                                        Mevlana

 

Giriş

Özellikle, soğuk savaşın sona ermesinin ardından yaygınlık kazanan siyasi ve ekonomik liberalleşme ile ulaşım, iletişim ve bilgi teknolojilerinde daha önce örneği görülmemiş gelişmelerin yolaçtığı küreselleşme, dünyamızı adeta tek bir mêkan, popüler bir  tabirle küresel bir köy haline getirmiştir. Bilgi/bilişim/uydu/ağ teknolojileri aracılığıyla, adeta ulusal sınırların yıkıldığı yeni bir dünya oluşmuştur.

Küreselleşme günümüzde ekonomi, siyaset, teknoloji, kültür ve çevre gibi çeşitli alanlar yanında, özellikle hukuk alanıyla ilgili çok boyutlu bir olgu olarak görülmektedir. 

Küreselleşme, toplum ve insan hayatının hemen hemen tüm yönlerini etkileyen olumlu ve olumsuz sonuçları ile genelde, karşı durulamaz ve birlikte yaşanılması zorunlu bir süreç ve sosyal bir gerçeklik olarak kabul edilmektedir.

Küreselleşmenin hem bir yığın fırsat hem de tehditler getirdiği açıktır. Amaç, bireyler, kurumlar, toplum ve insanlık olarak bu fırsatlardan azami ölçüde yararlanmak, tehditleri de küreselleşmenin sunduğu olanak ve avantajları en etkili şekilde kullanarak önlemek ve ortadan kaldırmak olmalıdır.

  Okumaya devam et

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ PERSPEKTİFİNDEN BİN ALİ’NİN TUNUS’U

Ergin Ergül[1]

Giriş

Avrupa ölçeğinde çoğulcu demokrasi, insan hakları ile hukukun üstünlüğünü savunma ve güçlendirmeyi amaçlayan, Türkiye’nin de 1950 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin hazırladığı en önemli uluslararası hukuk metinlerinden birisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesidir. Taraf devletlerin, yetki alanlarında bulunan herkes için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) yer alan hak ve özgürlükleri tanıması yükümlülüğü vardır. Sözleşmenin yargısal bir denetim organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) üye ülkelere karşı yapılan başvurularda verdiği kararlar, uluslararası alanda o ülkenin insan hakları karnesini oluşturmaktadır. Okumaya devam et